Köseler, mesajında, "Demokrasiyi her tür karşıt güce karşı savunmak, Atatürk'ün kurduÄŸu tam bağımsız, laik, demokratik cumhuriyete sahip çıkmak hepimizin birinci görevidir."dedi. Bu anlamda, demokrasiyle baÄŸdaÅŸmayan her türlü giriÅŸime karşı olduklarını ifade eden Köseler, ÅŸunları ifade etti: "BaÅŸta Atatürk'ün kan pahasına kurduÄŸu TBMM olmak üzere, kamu kurumlarının bombalanması, masum insanların ölmesi ya da yaralanması, ordumuzun zaaf içinde gösterilmeye çalışılması, emniyet güçlerinin karşı karşıya getirilmesi, baÅŸkentin ve Ä°stanbul'un gece boyunca ÅŸiddeti yaÅŸaması kabul edilemez olaylardır.15 Temmuz gecesi yaÅŸanan korkunç olaylardan, baÅŸta CumhurbaÅŸkanı Recep Tayyip ErdoÄŸan, olmak üzere tüm hükümet üyeleri ders çıkarmalı, bu noktaya geliÅŸteki sorumluluklarını kabul etmelidir. 'Ne istediler de vermedik' sözü bir gerçeÄŸin itirafıdır. Olayları sebepleri açısından incelerken siyasi iktidarın sorumluluÄŸu boyutuyla ele almak zorundayız. AKP iktidarı boyunca Yüksek Askeri Åžura toplantılarında 'irticai faaliyetlerde bulunduÄŸu' tespit edilen subayların tasfiyesi engellenmiÅŸtir. Daha da kötüsü; iktidarın yabancı istihbarat örgütleri ve Fethullahçı yapı ile birlikte el ele sürdürdüğü Ergenekon-Balyoz operasyonlarıyla yüzlerce yurtsever subay tasfiye edilerek, ordumuz içinde Atatürk devrimlerine ve demokrasiye baÄŸlı subaylarımızın varlığı ile dengeler alt üst edilmiÅŸ, devrimci uyanıklık örselenmiÅŸtir. Yargı bu tabloyu destekleyecek cemaatçi unsurlarla doldurulmuÅŸtur. Ä°ÅŸte yaratılan bu başıboÅŸluk ve çivisi çıkmış devlet düzeniyle; vatansız, vicdansız, eli kanlı insanlar eliyle, Türkiye’de ancak, üçüncü dünya ülkelerinde tanımlanabilecek yaÅŸanabilecek olayların oluÅŸmasına neden olunmuÅŸtur." Türkiye'yi 17 yıldır yöneten siyasi iktidar, tarikat ve cemaatlere gösterdiÄŸi yüksek hoÅŸgörü ve iÅŸbirliÄŸi anlayışını gözden geçirmek zorunda olduÄŸunu ileri süren Köseler, "Türkiye, 'ÅŸeyhler, derviÅŸler, müritler' ülkesi oldukça, bu ve bunun gibi olayların tekrar yaÅŸanması her zaman mümkün olacaktır.Tekrar ifade ediyoruz ki, yaÅŸanan olaylarda parlamenter sistemin önemi bir kez daha ortaya çıkmıştır. ErdoÄŸan’ın, söylediÄŸi 'parlamenter sistem askıya alınmıştır' sözlerinin ne kadar tehlikeli olduÄŸu ÅŸimdi daha iyi anlaşılmalıdır." Emine Köseler, "Bugün sıklıkla ve doÄŸru bir ÅŸekilde söylenen Gazi Meclis vurgusu, ülkemizin kuruluÅŸunun, mayasının, kültürünün bir gerçeÄŸidir. Åžimdi yapılması gereken, bu olayların sorumlularını ve taraftarlarını tespit etmek, ancak bu kiÅŸilerin yerlerine yeni bir siyasal Ä°slamcı anlayış yerine, kıdem ve liyakati gözeten, hakkaniyetli, yurtsever, Cumhuriyet deÄŸerlerine baÄŸlı kadrolar getirmektir. Siyasi iktidar her zamanki fırsatçı anlayışı ile darbecilerin yanında kendisi için 'tehlike' olarak kabul ettiÄŸi yurtseverleri tasfiye gibi bir siyasal manevraya asla giriÅŸmemeli, gerçek suçlular cezalandırılmalıdır. Bu olay, AKP iktidarının demokratik sınırları daraltma giriÅŸimlerinin de sonu olmalıdır. Ãœlkemizdeki toplumsal kutuplaÅŸmanın ve gerginliklerin kışkırtılmasından kaçınılmalıdır. TSK’nin kurumsal varlığı ve onuru özenle gözetilmelidir."dedi. Kriz bölgesinde güçlü bir TSK’nin Türkiye’nin en önemli güvencesi olduÄŸu unutulmaması gerektiÄŸini vurgulayan Köseler, "YaÅŸanan darbe giriÅŸiminden sonra bir iÅŸaretle sokaÄŸa dökülenlerin yarattığı vahÅŸet tablosu, siyasal iktidarın nasıl bir sivil örgütlenme içinde olduÄŸunu da açığa çıkarmıştır. Bağımsız yargıyı oluÅŸturmak, üniversiteleri laik, bağımsız ve sorgulayan bir konuma getirmek, kuvvetler ayrılığını korumak, Anayasamızın deÄŸiÅŸtirilemez maddelerini asla tartışmaya açmamak ve etnik, mezhepsel politikalar yerine, Ulusal-Ãœniter devleti savunmak ve yeniden yaÅŸama geçirmek öncelikli hedeflerimiz olmalıdır. YaÅŸanan giriÅŸim Atatürk’ün 'Yurtta Barış, Dünyada Barış' ilkesinin deÄŸerini bir kez daha ortaya koymuÅŸtur."ifadelerini kullandı.